DİĞER
"Sadece yazıyorum, bundan başka amacım yok. Refleks gibi daha çok… O nedenle ne anlatayım, nelere değineyim, bu sefer neler farklı olsun diye düşünmüyorum, düşünemiyorum; düşündüğüm noktada metnin akışı da sekteye uğrayıp başka bir şeye dönüşüyor, hikâyeyi eksiltiyor."
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Malmîsanij’ın biyografisi ve bibliyografyasını, ayrıca kendisiyle yapılan bazı röportajları içeren kitabın yazarı Mutlu Can: “Malmîsanij’in de içlerinde olduğu İsveç Sürgün kuşağının mücadele alanından yeni nesil sürgünlerin istifade ettiğini düşünmüyorum.”
" İlk Osmanlı matbaasını İbrahim Müteferrika’nın 1727–1728 civarında kurduğu bir galat-ı meşhurdur, zira bu sadece ilk Osmanlı-Müslüman-Türk matbaasıdır. Osmanlı gayri Müslim matbaaları ise 1490’lı yıllardan itibaren çeşitli şehirlerde kurulmuştu, hem de padişah fermaniyle."
"Bir çocuk kitabı sınırları aşmayı, hayallerin gerçekleşebileceğine inandırmayı, ufuk açmayı, duyguları keşfetmeyi kendisine dert edinir. Böylesi özgürlükçü bir ortamda ortaya çıkan eser gelişim kaygısına takıldığında sanat olmaktan çıkar. Sonuç odaklı hale gelir. Yavaşlar. Bilimsel verilerle konuşmak zorunda kalır. Ağırlaşır."
"Bilsart’ta Nazlı Pektaş’ın küratörlüğünde Sibel Horada ve Berat Işık’ın birer videosunun sergilendiği Na/Mütenahi Hürriyet sergisi, çığırından çıkmış bir zamanda adalet, özgürlük, eşitlik gibi kavramların kültürdeki, tarihteki ve algıdaki yeri üzerine düşünmeye zorladı bizi."
“Şiddet sadece negatiflikten değil, pozitiflikten de doğar. Genazino’nun romanları pozitiflik toplumunun işlediği bir dünyada nefessiz kalmış karakterlerle doludur. Negatifin dışlandığı, çıplak yaşamın mutlaklaştığı bir dünya düzeninde, ölümü, aşkınlığı hatırlatacak hiçbir eprimişliğe, çürümeye yer yoktur.”
"Kelimelerin peşinde koşmakta, yani yazmakta hayvani, vahşi bir yan var Devecioğlu’na göre. Başka deyişle, yazmak kelimeleri avlamaktır. Her öykü, yırtıcı bir hazzın ürünüdür âdeta. Bu avdan yazar her zaman kazançlı çıkmaz."
"Kendini 'filozofik yazar' olarak tanımlayan Pirandello sonuçta felsefeci olmasa da hem metinlerinde hem de tiyatro oyunlarında o zamana kadar denenmemiş bir şekilde metinlerin sınırlarını aşar. Romanları ve oyunları 'ben'in kim olduğunun, kimin kim olduğunun, neyin oyun neyin gerçek olduğunun muğlaklaştığı çok şaşırtıcı ve eğlenceli biçimlere bürünür."
Kendi içinde tutarlı bir roman dünyası yaratan Yates, olay örgüsünden çok, karakterlerinin psikolojisine eğilerek okuruna rahatsız edici bir atmosfer sunar. “Kaygı çağının sıkıntılı ve tasalı realisti” olarak nitelenmesini haklı çıkaracak biçimde yolu “mesut olamayan insanlar fotoğrafhanesi”ne düşenlerin hikâyelerini yazar.
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık